Doğru Zamanda Tam Destek

İletişim harikası olan dil, öğrenilirken verdiği katkılar ile hem zihinsel gelişimi sağlar hem de düşünce geliştirme ve bilgi aktarma gibi özeliklerin gelişimini yardımcı olur.

Bebekler dünyaya geldiklerinde doğdukları ortamda konuşulan dil hangi dil ise o dili öğrenme potansiyeline sahiptirler. Yeni doğmuş bir bebeği hangi ülkeye götürürseniz götürün oranın dilini öğrenerek büyür, çünkü dil öğrenmenin en önemli kuralı ‘maruz bırakmaktır’. Bebekler doğdukları andan itibaren hangi dile maruz kalırlarsa o dili öğrenirler.

Yabancı dil öğrenmeye ne kadar erken yaşta başlanırsa öğrenmenin o kadar kolaylaşacağı pek çok araştırmayla ispatlanmıştır. Düşünülenin aksine çocuk ne kadar küçük ise dil öğrenimi o kadar hızlı olacaktır. ‘Daha çok küçük’ diye düşünülen yaşlar aslında dil öğrenimi için ‘tam yaşı’ dediğimiz zamanlardır.

Okul öncesinde yabancı dil öğretiminin amacı çocuğun kendi dili ve kültürünün dışındaki dillerin ve kültürlerin varlığının bilincini çocuğa vermektir. Çocuklar günlük hayatta ikinci dili aktif olarak kullanmadıkları için öğrendiklerini unutabilirler, bunun önüne geçebilmek için ‘maruz bırakmak’ çok önemlidir. Yabancı dile karşı meraklarını arttırmak ve farklı bir kültür bilincini aşılamak için yabancı dil hayatın bir parçası haline getirilmelidir. Okul öncesi çocukları için bu görevin bir kısmı ailelere düşmektedir. Çocuklarımızı okul dışında, evde, arabada veya parkta da yabancı dile maruz bırakmak, öğrenme süreçlerinin hızını büyük ölçüde yükselteceği gibi, sadece okulda gördüğünün dışına çıkması da bu konuda etkilidir. Bunu günümüz teknolojisinde yaş grubuna uygun şarkılarla veya çizgi filmler ile de sağlayabilmek oldukça mümkün ve kolaydır.

‘Bilinçsiz öğrenme’ durumu, erken yaşta bir yetişkinin sahip olduğundan daha ileri seviyededir. Duymuyor, ilgilenmiyor, bakmıyor sandığımız zamanlarda bile insan beyni duyduğu, gördüğü her şeyi alır ve kaydeder. Bunun en aktif olduğu dönem de çocukluk dönemidir.

Gelecekte başarılı olmasını istediğimiz çocuklarımız için dil anlamında elimizden geleni yapmamız, bu süreçte de sabırlı ve destekçi olmamız çok önemlidir. Çocuklarımızı tencereye koyduğumuz mısırlar gibi düşünürsek en çok ısıyı alan en çabuk patlar, en az ısıyı alan en geç patlar, ama sonunda hepsi patlar. Burada en çok ısı alan mısır en çok yabancı dile maruz bırakılan çocuğu, en az ısı alan mısır ise en az yabancı dile maruz bırakılan çocuğu temsil etmektedir. Bilinçli destek ve sabır ile yabancı dil öğretimi daha sağlıklı ve etkili olacaktır.

Ahsen Hazal Yılmaz
İngilizce Öğretmeni