Saygı

Tüm insan ilişkileri tek bir evrensel değere dayanıyor: “Saygı”

İnsan doğduğu andan itibaren sosyal bir çevrenin parçası olur; önce aile, sonra okul, arkadaşlar… derken bu çevre giderek kalabalıklaşır.

Aile ortamında karşılıksız bir sevgiyle büyüyen çocuk, ebeveynlerinin birbiriyle iletişimi ve davranış biçimlerini gözlemleyerek gelecekte bürüneceği karakter için rol model seçer.

Aile bireylerinin anne-çocuk, kadın-erkek, büyük-küçük, demeden birbirlerine değer verdiği, birbirlerinin görüşlerine saygı duyduğu ortamda büyüyen çocuk, başka türlüsünü bilmeyecektir. Toplumda karşılaştığı her birey ile cinsiyet/kimlik ayırmadan saygı temelinde ilişki geliştirecektir.

Günümüz toplumunda kadınlara yönelik giderek artan şiddet vakalarının kökeninde, aile içinden başlayarak, kadının kimliksizleştirilmesi, değersizleştirilmesi ve saygınlığının yok sayılması yatıyor. Topluma, Türk aile yapısı olarak verilen ve kadının tek görevinin annelikten ibaret gösterildiği profil, kadını üretimden çekerek eve hapsetmeye odaklıdır. Ev içinde köleleştirilen kadın, erkeklerin kurduğu ekosistemde, kendilerine layık görülen rolün dışına çıktığı anda şiddetle karşı karşıya kalıyor.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve insan hakları temelinde, kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmış bir gün. Günümüz Türkiye’sinde ise kutlamadan ziyade, özellikle son yıllarda artan kadına şiddet vakalarına dikkat çekilen ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda tüm otoritelere çağrı yapılan bir protesto gününe dönüştü desek çok da yanlış olmaz.

Yazının girizgahını direkt “saygı” teması üzerine kurdum; çünkü yalnız kadınlar değil, aynı gezegeni paylaştığımız tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyduğumuz çerçevede, şiddetten uzaklaşacak ve barış ortamına kavuşacağız.

Saygı; sevgi, nefret ve öfke gibi tüm insani duyguları eşitleyen en önemli evrensel değer. Doğaya, hayvanlara, ailesine ve tüm çevresine saygılı bireyler yetiştirmek, özellikle erkek çocuklarına, öfke kontrolünü, cinsiyet eşitliğini, her türlü şiddetten uzak durmayı öğretmek bizim sorumluluğumuz.

Diliyorum bu bizim protestolarla geçirdiğimiz son 8 Mart olsun ve kadınlar toplumda hak ettiği değere en kısa sürede kavuşsun.

Biz de ERAL Okulları olarak, bu amaç doğrultusunda kadına ve çevreye duyarlı, toplumda saygın bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz.

Ayça NAZA