Tüm Öğretmenlere...

Bir öğrenme sürecinin başlayabilmesi için öğretmenin çocuğun vicdan kapısını açıyor olması lazım. Öncelikle çocuğun öğretmenine güven duyması lazım.

Çocuk bize gelene kadar zaten bir hikayeye, bir kimliğe sahip. Çocuk, önce şuna inanmalı: Onu değiştirmek gibi bir amacımız yok, onu bir kalıba sokmak gibi bir derdimiz yok, tek amacımız onu daha da geliştirmek.

Öğrenci, öğretmeniyle ilgili kendine şu soruları sorar:

-Öğretmenim beni tanıyor mu?
-Öğretmenim beni seviyor mu?
-Öğretmenim benim başaracağıma inanıyor mu?

Çocuğun tüm sorularına cevabı "evet" ise, sınıfta bir çiçek olup açıveriyor.

Öğretmenler olarak en büyük telaşımız müfredatı yetiştirmek, akademik açıdan başarılı öğrenciler yetiştirmek olmamalı. Temel amacımız, önce çocukla bağ kurmak, çocuğun yüreğinin kapısını ardına kadar açması olmalı. Çocukla gönül bağı kurmayı başardığımızda akademik başarı peşi sıra gelecektir.

Değerli Hocamız Doğan Cüceloğlu'nun anlatımıyla  “Sevgi Damlacıkları” bu bağı oluşturmamızı kolaylaştırabilir. Buna göre tüm çocuklar, birbirlerinin yüzünü görecek şekilde çember oluşturur. Sırası gelen kişi HEDEF olur. Diyelim ki A kişisi hedef oldu, ortaya geçer, çemberdeki herkes A kişisinin gözlerine bakarak onda gördüğü olumlu özelliği söylemeye başlar. "Çalışkansın, dürüstsün..." gibi. İsterse kişi, birden fazla olumlu özellik de söyleyebilir: "Senin müzik yeteneğine bayılıyorum, hep arkadaşım olarak kalmanı istiyorum." gibi. Daha sonra sıradaki kişi konuşur. Gruptaki herkes hedef oluncaya kadar süreç devam eder.

Bu oyun sayesinde çocuk kendi değerini fark ediyor: "Ben değerliyim, özelim, biriciğim."

Bazen unutulan şeyleri hatırlatan en güzel rehberdir öğretmen.

Sınıfa girdiğimizde adeta bir radar gibi taramalı: Kim üzgün, kim mutlu, kimin gözleri ışıldıyor, kim çoktan vazgeçmiş hayallerinden? Tüm mesele cevheri bulabilmek. Sonrası masum kalplere dokunmak. Öğretmenlik hüneri, öğrenciyi mücevhere dönüştürür.

Küçük Mustafa'daki cevheri görüp Kemal adını veren Matematik Öğretmeni, ondaki  tarih şuurunu oluşturan lisedeki Tarih Ögretmeni... Tabi ki bizim Başöğretmenimiz, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘tür. Mardin'in Savur ilçesindeki ortaokullu Aziz'deki cevheri fark eden ögretmeni Melahat Şahinoğlu için Aziz Sancar yıllar sonra bir röportajında şöyle söyler: "O öğretmenimin sevgisi ve adaletiyle bugün Nobel'i aldım." Onlar ve daha niceleri...

Tüm yüreğiyle öğretmenlik yapan tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun!