Hayal ve Gerçeklik

Hepimiz bir hayal aleminde yaşarız, yaşıyoruz da. Yaşamak istediklerimizi biriktirdiğimiz, adına "an" dediğimiz gerçeklikte hayal kuruyoruz. Kim bilir, kimin gerçekliğinin günün hangi saatinde başladığını? Sabahın ilk aydınlığı, gün ortası, gün batımı... Belki de dolunaysız, zifiri gecenin aydınlık yüzünde...

Biz, aslında kimiz,  kendimizi dış dünyaya nasıl gösteriyor, nasıl tanıtıyor ya da biz, diğerleri tarafından nasıl tanınıyoruz? Bir düşünürün, "Aslında aynı anda üç kişiyiz: hissettiğimiz, gösterdiğimiz ve gördükleri." dediği kişiliklerimizden sadece hissettiğimiz, bizi "an"da hayal kurduracak kadar güçlüdür. 

Haber alınmadan ya da verilmeden çıkılan bir yoldur, hayal kurmak. Bir uçurtmanın, özgürlüğe, güçlü fırtınalara karşı sorgusuzca hükmedebildiği kaçışından, umuda giden serüvenlerinin başlangıcından başka bir şey değildir, geleceği yaşamak.

Hayal kurmaktan korkmayın! Şimdiki zamandan kurtulmanın yolu karamsarlıktan geçmez. Hem hayal kurmak, "umut"un eş anlamlısı değilse neyidir?